Geçen hafta sonu,ilimizde Hititlerden Günümüze Çorum Mutfağı  konulu yemek yarışması düzenlendi.Katılım formunu gördüğümde hepsi birbirinden değerli,jüri üyeleri beni oldukça heyecanlandırdı(Ahmet Örs,Nedim Atilla,Artun Ünsal,Sahrap Soysal,Hülya Ekşigil,Gabriele Sponza,Gülhan Kara,Elif Korkmazel,Eyüp Kemal Sevinç,Ahmet Uhri,Coşkun Aral,Ayşe Tüter…)Hepsiyle tanışma fırsatı bulmak için yarışmanın olduğu gün orada olmalıyım diyordum.Arkadaşlarımın destekleri ile yarışmaya katılarak tanışmanın daha iyi olduğunu düşünerek, son gün katılım formunu elime aldım.Çocukluğumdan beri  yapıla gelen birçok  lezzet bir bir gözümün önünde sıralandı.Birçoğunu yemek bloğumda verdim zaten ,onlardan bir ikisini  yaparım diyerek ,siteden seçmeye başladım.Ama birden birkaç yıldır bir türlü yapıp tarifini yazamadığım ve daha önce ne internette ne de yemek kitaplarında kayıt altına alınmayan ve yöremizin geçmişinde kış  geceleri  dost toplantılarının eğlenceli anlarının bir parçası teltel aklıma geldi. Artık çok az kişinin  bildiği bu tatlının bence diğer tatlılardan farklı bir yeri var büyüklerimize göre.Çünkü imece usulü yapılan bu tatlı,genci yaşlısı,erkeği kadını herkesin,yapımında emeği geçer,böylece kalabalık kış günlerinin eğlencesi olurmuş.Bu gecelerde birbiri ardına oyunlar çıkarılıp ,şakalar yapılır(yüzük oyunu,zenne oyunları gibi),türküler söylenirmiş.Dostluğun,yardımlaşmanın,sevginin  kıymetinin bilindiği günlerin,ağız tadıymış işte…

Munise Teyze’mizin tecrübeleriyle,ailemin kuvvetiyle yapılan,1. liğe layık görülen tatlımız:
Malzemeler:
  • 1 kg şeker
  • 8 su bardağı su
  • leblebi  büyüklüğünde limon tuzu
  • 300 gr. Leblebi unu(leblebi robotta çekilerek un haline getirilir)
  • 500  gr un(kavururken ceviz büyüklüğünde tereyağ tavada eritilir.Kokusu çıkıp biraz pembeleşene dek un kavrulur
  1. Şeker ve su bir tencereye konulup ağda koyu bir ağda haline gelene dek orta ateşte kaynatılır. Kıvamının geldiğini anlamak için bir kasede soğuk su bulundurulur.Şerbetten bir kaşık suya atılır. Birkaç sn sonra suyun dibindeki şerbet ele alınıp su kasesinin kenarına vurulur.Eğer cam gibi ses çıkarıyorsa ağda olmuş,kıvam gelmiş demektir.Limon tuzu ilave edilir,bir iki taşım daha kaynatıp ocaktan alınır.Tabanına ve kenarlarına  tereyağı sürülmüş bir tepsiye,dökülüp soğuk bir yerde donması beklenir.
  2.  Donan ağda, dikkatlice(ama çok dikkatli)kenarından kaldırılarak ,kesinlikle kırılmadan rulo haline getirilir.
  3.  Ortaya büyükçe bir tepsi(bizde masaf dinilir)alınır. Artık güçlü kollar(genelde bu kısımdan sonrasını erkekler yapar)bu tepsi üzerinde hem esnetip,hem sıkarak ,her yeri aynı kalınlıkta tepsi büyüklüğünde genişletirler.
  4. Sonra bir ucu elle yassıltıp,diğer uç inceltilerek,iki uç birleştirilir(nereden birleştiği belli olmayacak şekilde ve sıkı)Bu işlemden sonra,halka haline gelen ağda önce 8 şeklini alıp,sonra iki yuvarlak üst üste getirilir.
  5. Böylece ağda ikiye katlanmış ve küçük halka haline getirilmiş olur. Tekrar hem sıkarak hem de esneterek(yine aynı eşitlikte)ikiye katlanmış halkalarda birleştirilerek,tepsi büyüklüğüne getirilir.Tekrar ikiye katlanır….(bu esnetme ve katlama işlemleri 10 tur devam ettirilir.
  6. Bundan sonra esnetme ve katlama işlemi una bulayarak tekrarlanır(leblebi unu ve kavrulmuş un birleştirilir ve tepsiye ağda üzerine dökülür)Ta ki  ince saç teli yumağı görünümü alana dek.Bundan sonra tatlı 4 er parmak kalınlığında kesilip servis yapılır.
  • Tatlının hiç kopmadan tur atlatılması gerekir.’’Ne kadar sıçan kuyruğu az ise o kadar güzel demektir teltel’’derler.Neeee dediğinizi duyar gibiyim!Evet sıçan kuyruğu diye teltelin işlem bitmeden kopan tellerinin kalın kalması ile oluşan kısımlarına derlermiş.
  • Annemin  anlattığına göre bazen donması için kış soğuğunda avluya konulan  tepsiyle ağdanın bir komşu tarafından gizlice alınması da ayrı bir eğlence imiş.Ağdayı alan ertesi gün ortaya çıkar(kendi söyler)ve ceza olarak ta çaldığı ağdanın iki katı ağda hazırlayıp,tüm komşuları teltele çağırırmış.Birlikte çekilir,oyunlar çıkararak yerlermiş.Gençlerin de en büyük zevki unlu telteli ağızda pufff yapıp, yanındakinin üzerine püskürtmekmiş…
Yarışma sonuçları şöyle:
Yöresel çorbalar ve aşlar:
  1.  Raika Kayısı (yarma çorbası)
  2.  Akile Canbolat (yaprak içi)
  3.  Yusuf Yıldız (toyga aşı)

 

Yöresel Sebze Yemekleri:
  1.  Fatma Şahinli (söbelik mantarı dolması)
  2.  Kamile Özgür (madımak)
  3.  Birgül Yıldırım (baklalı yaprak sarma)


Yöresel Et Yemekleri ve Kebaplar: 

  1.  Fadime Yıldırım (keşkek)
  2.  Şerif Tosun (İskilip dolması)
  3.  Ayfer Yılmaz (horoz etli bulgur pilavı)

Yöresel Hamur İşleri, Pilavlar ve Ekmekler:

  1.  Begümhan Eren (nohutlu mantı)
  2.  Reyhan İlbaş (su böreği)
  3.  Meryem kadife (kuru mantı)
Yöresel Tatlılar:
  1. Meryem Kadife (teltel)
  2. Hakime Demirel (kater)
  3. Ayşegül İlci (hasıda)

Deneysel Hitit Mutfağı Yemekleri

  1. Yusuf Dalkılıç (zalpa)
  2. İsmail Demiralan (zalpa)
  3. Haydar Savaş Akkuş (zalpa)

Bilmediğimiz çok lezzetlerimiz varmış meğerse!Birbiri ardına tarifleri siteye eklemek istiyorum,inşallah…

Tarife Bir Yorum Bırak

Mail Adresinizi Yayınlamayacağız..!